1 Ocak 2010 Cuma

Güven Önüt

   1959-1960 sezonunda namağlup şampiyonluğa koşan Beşiktaş, İzmir deplasmanında... Siyah-Beyazlıların, önüne geleni deviren o ünlü kadrosu, bu kez şaşkına dönmüş durumda. Ege'nin başarılı takımı İzmirspor, Beşiktaş'ı 3-1 yeniyor, 3 gol de aynı futbolcudan geliyordu. Uzun boylu, her iki ayağını da mükemmel kullanan ve gol vuruşları harika olan bu genç, adeta Beşiktaş savunmasını tek başına dağıtıyordu. Ve bu maç Aydınlı gencin kaderini de değiştiriyordu bir anlamda.
Güven Önüt 1940'da Aydın'da doğdu. 16 yaşında, Aydınspor'da futbola başlayan Güven, İzmirspor formasıyla devam etti ve bu renkler altında büyük üne kavuştu. Onun santrafor oynadığı 1958-1959 ve 1959-1960 sezonlarında İzmirspor, üç büyüklerin tozunu atmıştı. 1960 yılında Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş Güven'i transfer etmek için kıyasıya bir rekabete girdiler. Ancak Güven, arkadaşı Kaya Köstepen'in de isteğiyle Beşiktaş'ı tercih etti.
   Kendisi has çalımlarıyla rakiplerini ekarte edişi, şık kafa golleri, isabetli pasları, ve sert şutlarıyla dikkatleri çekti.
   Kısa sürede siyah-beyazlı ekibin en önemli forveti olmuştu. Amatörlükten profesyonelliğe geçişte bir kural ihlal ettiği için ceza alan Güven 1960-1961 sezonunda sadece 11 maçta görev yapabildi. Ardından askere çağrılan genç yıldız 1961-1962 sezonunda da 21 maçta forma giydi. Üst üste gelen şanssızlıkları atlatan Güven 1963-1964 sezonunda 19 golle Beşiktaş'ın ilk gol kralı oldu.Yugoslav Teknik Direktör Spajic yönetiminde 1965-1966 ve 1966-1967 sezonlarında lig şampiyonu olan Beşiktaş'ta da forma giyen Güven, 1968-1969 sezonunun sonunda siyah-beyazlı formaya veda etti. Siyah beyaz'lı forma altında iki Türkiye Ligi şampiyonluğu yaşadı. 1960-1969 yılları arasında 225 maçta oynayıp, 94 gol attı.Kısa aralıklarla Trabzonspor ve Orduspor'da oynadıktan sonra, Beşiktaş formasıyla jübile yaptı.
   Güven Önüt, Beşiktaş'ın ve Türk futbolunun en büyük golcülerindendi. Güven Önüt, toplam 2 defa A milli, 1 defa Ümit Milli takım formasını giymiştir. Beşiktaş'ta lig dışında Türkiye Kupası'nda 5, Atatürk Kupası'nda 1, TSYD Kupası'nda 3, Balkan Kupası'nda 1 gol atmıştır. Attığı gollerden 8 tanesi Fenerbahçe'ye, 6 tanesi Galatasaray'a karşı atılmıştır.
   Bugün yaşasaydı 70 yaşına basacaktı. Nur içinde yat büyük golcü...

BAŞARILARI:
- Beşiktaş formasıyla 1965-1966 ve 1966-1967 Türkiye Lig Şampiyonluğu
- Beşiktaş formasıyla 1963-1964 sezonunda 19 golle Türkiye Ligi gol krallığı

İSTATİSTİKLERİ
SezonTakımÜlkeMaçGol
1959İzmirsporTürkiye
1959-1960İzmirsporTürkiye
1960-1961BeşiktaşTürkiye(Lig 11)(Lig 5)
1961-1962BeşiktaşTürkiye(Lig 21)(Lig 7)
1962-1963BeşiktaşTürkiye(Lig 24)(Lig 15)
1963-1964BeşiktaşTürkiye(Lig 27)(Lig 19)
1964-1965BeşiktaşTürkiye(Lig 6)(Lig 4)
1965-1966BeşiktaşTürkiye(Lig 8)(Lig 6)
1966-1967BeşiktaşTürkiye(Lig 15)(Lig 5)
1967-1968BeşiktaşTürkiye(Lig 5)(Lig 0)
1968-1969BeşiktaşTürkiye(Lig 16)(Lig 1)
TrabzonsporTürkiye
OrdusporTürkiye
BEŞİKTAŞ'TA TOPLAM(Lig 133)(Lig 62)

"1960 yılının temmuzunda beşiktaş güven önüt’ü transfer ettiğinde, o zaman genç bir beşiktaş taraftarı olan ben, beşiktaş mecmuasında güven’in resimlerini hayranlıkla seyretmiş hakkında yazılan yazıları bir solukta okumuştum. güven aynı gol kralı galatasaraylı metin oktay gibi izmirspor’dan geliyordu. metin’den biraz daha uzun boylu ve narin yapılıydı. hava toplarına son derece hakim, her iki ayağı ile topa kolayca vuran bir oyuncuydu. topu sürdüğünde ve dripling yaptığında top ayağına mıknatısla bağlı imiş gibi bir santim bile açmazdı. bugün ilhan mansız genç kızlar için ne kadar popülerse, güven de o zamanlar genç bir yıldız olan marlon brando’ya benzeyen fiziği ile genç kızların sevgilisiydi.
Güven Beşiktaş’a geldiğinde tam yirmi yaşında idi , yani 1940 doğumluydu. beşiktaş’ta ilk yılları umulduğu gibi iyi geçmedi. güven menisküs ameliyatı geçirdi ve birkaç sene kendini toparlayamadı. 1962 yılında spajic isimli yugoslav antrenörün çalıştırdığı beşiktaş son maçta, bir puan önünde olduğu galatasaray’a bir penaltı golü ile yenildi ve şampiyonluğa veda etti
o yıllar şenol ve birol'un yüz bin lira transfer ücreti karşılığında, - ki o zaman bu büyük paraydı - fenerbahçe’ye transfer olduğu yıllardı. artık güven beşiktaş’ın tek yıldızı idi. bu kadro galatasaray’dan gelen suat mamat , genç takımdan gelen sanlı sarıalioğlu ve yusuf tuna ile takviye edildi. bu kadro birkaç sene sonra gene spajin antrenörlüğünde lig şampiyonluğunu sırtladı. aynı yıllarda güven, 19 gol ile gol kralı oluyordu. bu gol krallığının şüphesiz en önemli yanı, aralıksız her yıl gol kralı olan metin oktay’ın tacının ilk defa başka bir oyuncuya geçmesiydi.
Bana Guven’in bir golunu anlat derseniz aklima Mithat pasa stadyomunda oynanan bir Galatasaray maci aklima gelir. Mac balcik halindeki stadyomunda , sagnak yagmur altinda oynanmaktadir.Ilk devrenin bitmesini iki yada uc dakika vardir ve durum sifir sifirdir. Besiktas Gazhane tarafindaki kaleye hucum etmektedir. Kucuk Ahmet kornerden bir orta yapar, Guven herkesin uzerinden yukselir ve Turgayin mudahelesine ragmen topu aglara yollar. Bundan hemen bir dakika sonra bu defa sagdan Arif bir orta yapar, Guven yerden bir metre yukeklikteki topa , havada ucarak vucudunu yere paralel hale getirir ve nefis bir vole cakar. Golcu oyuncu balcik tarlasina duser, camur icindeki yuzunu sahadan kaldirir ve kaleye bakar. Top aglardadir. Kendisini sevincle bir kere daha camura birakir. Yerde yatarken, sıkılı sag yumrugu zaferi isaret edercesine havaya kalkmistir. Belligime kazidigim bu ani hic bir zaman unutmayacagim."


cem özmeral
24 şubat 2003

28 Aralık 2009 Pazartesi

Büyük Kaptan: Bülent Korkmaz


İnsanoğlu yaşadığı sürece belli hedeflerin peşinden gider. Bu hedefler bir anlamda umuttur. Kimi zaman bu yolda tek başına yürürsün kimi zaman bir topluluk içinde gidersin. Eğer tek başına isen ve gittiğin yol cefalı ise insan içinde birçok gitgeller yaşar. Bir tarafı yapma der vazgeç der bir tarafı sonuna kadar git der. Genelde bu iki tarafın kaynağı akıl ve yürektir. Yaptığımız her işte bizi yönetenlerdir. Ne akılsız nede yüreksiz olunabilir. Topluluklar ise aslında insan bedeni gibidir. Kimisi o grubun eli kolu ayağı olur, kimisi beyni, kimisi de yüreği olur. İşte bugün konuşmak istediğim adam bir yürek insanı; Bülent Korkmaz. Bir mahalle takımı olan Tayfunsporda başlar macerası. Üstelik ortasaha oyuncusu olarak attığı 29 golle takımını finale taşır. 2-0 mağlup duruma düşerken finalde , rakip takım oyuncuları "nerede sizin golcünüz" diyerek 'cesur yüreğin' Avrupa şampiyonluğuna kadar uzanan fitilini ateşler. 2 gol daha atar ve turnuva kazanılır. 8 Lig şampiyonluğu, 6 Türkiye Kupası, 5 Cumhurbaşkanlığı Kupası, 2 Başbakanlık Kupası, 6 TSYD Kupası, 1 UEFA Kupası, 1 Süper Kupa ve Dünya Kupası 3.lüğü. Cesur Bülent Korkmaz'ın başardıkları. Cesur'u bir sıfat olarak değil isim olarak söylüyorum çünkü 43 sene evvel bugün Osman Korkmaz ve Nevin Korkmaz’ın yeni doğan bebeklerine koydukları isim buydu. Her ne kadar nüfus müdürlüğündeki memur sadece Bülent ismini kağıda yazmış olsada futbol kariyeri boyunca yaptıklarıyla, babasının koymak istemiş olduğu ismi haklı çıkardı. Özellikle son çeyrek asırda Türk futbolunun yetiştirdiği en iyi defans oyuncularından biri olarak gösterilir taraflı tarafsız. Hatta en iyisi. Bir Galatasaraylı olarak kulüpten çok taraftarların ona çok şey borçlu olduğunu düşünürüm. Sahada taraftarların endişeli gözlerle izledikleri maçlarda yenilmeyi kabul etmeyen yapısıyla bizi cesaretlendirmesi, soyunma odasında kaptan olarak ve o formanın maneviyatını çok iyi bilen biri olarak diğer futbolculara da bunu aşılamak için sarfettiği sözleri, tekmeye kafa koyması ve ne kadar kötü dönemler yaşasa bile hatta Galatasaray A takımından kızağa çekildiği zamanda ve sonrasında bile yaşadığı haksızlıklara rağmen bizi incitecek hiç bir konuşma yapmaması onu biz Galatasaray aşıklarının gözünde ölümsüz yapmıştır. O Galatasaray futbol takımının Achilles'i, Leonidas'ı, William Wallace idi. Herkes !kariyerini! öne sürerek gitse bile gemisini bırakıp gitmeyen kaptandı. İşin garip tarafı o bırakıp gidenlerden daha iyi bir kariyere sahip olmuştur. Bu tip göz önünde olan futbolcular yıllar sonra hatırlandığında herkes bir tarafından yani unutamadığı bir sahneden anımsar. Tabiki de Kopenhagdaki finalde Bülentin 2 kez kolunun çıkması ve kenarda oyuna girmek için çırpınırken vücudunun bir mumya gibi sarılması sadece benim değil birçok sporseverin unutamadığı bir sahnedir. İsmini anımsayamadığım bir rakibe karşı serbest vuruştan orta sahadan attığı golde benim için unutulmazlardandır. Yanılmıyorsam takımın 5. golüydü. Bülent Korkmaz deyince biraz tebessüm ederim. Aklıma Manchester United deplasmanında 4-0 yenildiğimiz ve ManU nun bizi futbol olarakta dağıttığı bir maçta Hayrettin'in beşikten yediği golden sonra Bülente bağırması ve Bülentin çok şey anlatan yüzünün ifadesi gelir. Unutamadığım karelerden biri de hatırlayamadığım bir avrupa maçında sedyeyle dışarı çıkarken hakeme ettiği küfürlerdir. Bu küfüleri duymadım. Deplasmandaki bir maçtı ve UEFA'nın yayıncı kuruluşu, Bülent sedyeyle dışarı çıkarken zoomluyordu. Bülent kaptan sedyede yarı doğrulmuş bir şekilde Türkiye'deki her insanın anlayabileceği bir şekilde saydırıyordu. Çok gülmüştük. Kariyerinin sonları başta olmak üzere genelde çok eleştirilmiştir. Yalnız ondan sonra özellikle Milli takımda savunmada çok büyük sıkıntılar çektik. Hala bu sıkıntılar bitmiş yada aşılmış değildir. Arayış devam etmektedir. Futbolu bıraktıktan sonra değeri daha çok anlaşıldğına inanırım. Bazısına göre Küçük Bülent, bazılarınca Cengaver, bazılarınca Cesur Yürek, bazılarınca Büyük Kaptan. Ben başlıkta Büyük Kaptanı kullandım çünkü özellikle Galatasaray takımında kaptanlık yapabilmek için küçüklüğün olmasa da :) cengaverliğin , cesaretin yani yürekliliğin olması şarttır. Büyük Kaptan bunların bütünüdür. Ailenle Birlikte Mutlu, Sağlıklı Nice Yıllara Cesur Bülent Korkmaz.

Zaman dursa
Hepimiz yine çocuk olsak...
Mahallenin arsasında plastik topa vursak...
Her sene ama her sene hayat bilgisi okusak...
Pikapta bir Ömür Göksel 45’liği* çalsa...
Shogun seyretsek siyah beyaz ekranda...
Hiç ama hiç büyümesek...
Sen hep Küçük Bülent kalsan...

Durmuyor işte zaman
İçimi(zi) acıtıyor...
Biliyorduk birgün...............
Bilmezden geliyorduk...
Kapatıyorduk gözlerimizi
Akıyordu ah o hain zaman...
Sensizlik nedir biliyor muyuz ki biz...
Sorsana Büyük Kaptan!..