16 Ocak 2012 Pazartesi

Franz Kafka - Kendimce


Bugün bahsetmek istediğim konu "kendimce Kafka". Kendimce bahsedecem çünkü internette yaptığım ufak bir araştırma sonucunda özellikle 2008'den itibaren Türkiye'de Kafkaeskliğin inanılmaz arttığını ve herkesin neredeyse bir Kafka olduğunu gördüm.Benim bu yazıdaki amacım amatör bir okuyucu olarak  Kafka'nın eserlerinde neleri bulduğumu ve nelerde kitaptan koptuğumu kısaca açıklamaktır. F.Kafka Bütün Öyküler'in Kamuran Şipal çevirisini okudum. Cem yayınevi tarafından yayınlanan ve tamamı 589 sayfa olup  günlüğünden alınmış Kalda hattına ilişkin anılar ile 574. sayfada sonlanan kitap gerçek bir edebi eser olduğunu okuyana bariz bir şekilde yansıtıyor.


Kitaba geçmeden önce kısaca Franz Kafka diyelim: 3 Temmuz 1883'te Prag'ta gözlerini açtı. Genel olarak bakıldığında Kafkanın hayatında ilişki yaşadığı kadınlar ( Felice Bauer, Julie Wohryzek, Milena Jesenska) , babasıyla yaptığı tartışmalar ve anti-emperyalistik fikirlere duyulan ilgi temel yer tutmuştur.İş hayatında ise sadece bir yazar değil aynı zamanda bir hukukçudur.Hayatında ara sıra yaşadığı sinir krizleri ve sık sık hastalanması ruhen ve bedenen çok sağlam olmadığını gösterir.Babasıyla özellikle fabrika konusunda yaptığı kavgalardan dolayı da birkaç kez intihar etmeyi düşünmüştür.
Yazılarında genel olarak ezilmiş, güçsüz, zayıf diye tabir edebileceğimiz kişilerin yada insanların iğrenerek baktığı hayvan veyahut sürüngenlerin gözüyle olayları okuyucuya anlatıyor. Hayal gücü gerçekten çok geniş.Normalde çoğu yazarın yazmaya lüzum görmediği ayrıntılarla ilgili sayısız sayfa yazabilmesi cidden takdir edilir,lakin neredeyse hiçbir konuşmanın geçmediği yada birkaç kelam diyaloğun yer verildiği hikayelerde ayrıntıdaki bir olayı en ince olaslığına kadar anlatıp sonuçta hiçbirşeye bağlamaması; "sadece hikayedeki kahramanın onlarca düşüncesinden biri" olarak okuyucuya göstermesi beni bikaç kez kitabı bırakmaya itmiştir. Kitapta serüven arayanların okumasını tavsiye etmem.Bununla beraber sabırlı okuyucuların kitaplığında mutlaka yer alması gerekir. Kafka hikayelerindeki karakterler; hayata karamsar bir şekilde bakan, beklentilerini yaşamdan bir türlü alamamış ve umudunu yitirmiş, monotonluktan şikayetçi, tutsak bir kadere razı olmuş, kimi zaman paranoyak kimi zaman vesvese sahibi insan yada hayvanlardır.
Gerçek hayatta babasıyla yaşadığı sorunlardan ötürü hikayelerinde baba karakterlerinden genelde iyi bahsedilmez. Özellikle beni kitapta en çok etkileyen hikaye olan "Dönüşüm"; gücü elinde bulunduran babaya karşı oğulun bir sabah kalktığında böceğe dönüşmesiyle başlayan, Kafka'ya sempati duymamı sağlayan hikayedir. Her okuyucuya tavsiye ederim. Özellikle Türkiye'de ailesinin yanında kalan işsiz gençlerin (bilhassa erkekler için) okuduktan sonra depresyona girmesi veya paranoya davranması muhtemel en azından o zamana kadar kendilerine yüksek sesle soramadıkları bazı tehlikeli soruları sorduran hikayedir. Diğer bir hikayesi,"Kayıp"; daha çok kapitalizme göndermeler yapmıştır."Kalda Hattına İlişkin Anılar" günlüğünden alınmış kısa bir öyküdür ve diğer hikayelerine göre daha daha yalın bir dille yazılmıştır. Bu arada cidden Kafka'nın dili bana ağır gelmiştir.Çeviriden mi kaynaklanıyor yoksa orijinali mi böyle bilemeyeceğim ama çok düşündüren söz öbeklerine rastladım. Anlatımında akıcılık ve sürükleyicilik her hikayesinde aynı değil.
Hikayelerinde genel olarak politik düşünceleri saf dışı bırakır. Buna rağmen Naziler tarafından Almanya'da yasaklanan başlıca yazarlardan biri olmaktan kaçamamıştır. Nedeni; Kafka Yahudi azınlığa mensubu idi. 1924 yılının 3 Haziran'ın da Kafka hayata gözlerini yummuştur. Birçok yazısı o öldükten sonra yayınlanmıştır. Naçizane , kendimce Kafka'yı kelimelere vurmaya çalıştım eminim bahsedecek çok şey vardır mesela Milenay'la arasındaki mektuplar gibi ama o konuya sosyal paylaşım sitelerinde baya bir girmişler ve Kafka'yı bir aşk mektupçusuna çevirmişler! Sonuç olarak, sözlerimi iki kelimeyle bitirmek istiyorum:


Hepimiz GREGOR'uz!!! ;))