22 Ocak 2012 Pazar

Paçi - Bir Karadeniz Komedisi

"Bu bir hayaldir. Ne havada uçar ne karada kaçar. Peşinden gideceksin. Peşinden gitmezsen hiç bir değeri yoktur. Neyi seviyorsan onun yanında duracaksın."
Son gittiğim oyun "PAÇİ". Ayrıca, gülmekten karnıma ağrılar girmese de tebessüm ile tiyatrodan çıkmamı sağlayan oyun. Hikaye ve komedi olarak çok iyi olduğunu düşünmüyorum ama her nedense Erkan Can'ı izlemenin keyfi vardı oyun bittiğinde. Rastlantı mıdır bilemiyorum gittiğim son 3 oyunun 2'sinde Tuğçe Güleç vardı. Neslihan Yeldan'ın performansına şapka çıkarılır. Gerçekten Paçi'nin hakkını vermiş. Çırak rolündeki Nazif Uğur Tan ise çok dikkatimi çekti eminim ilerde çok başarılı işler yapacak. Oyunda müzikler dikkatimi çekmişti, boşuna değilmiş, Fuat Saka imzasını oyun bittikten sonra farkettim. Daha ne diyeyim. E cidun daa!!

Yazan: Burak Akyüz
Yöneten: Kemal Başar
Dekor ve Kostüm Tasarımı: Sadık Kızılağaç
Müzik: Fuat Saka
Koreografi: Alpaslan Karaduman

Oyuncular:
Erkan Can-Fırat, Neslihan Yeldan-Leyla, Murat Taşkent-Recep, Faruk Akgören-Rıza, Fehmi Karaaslan-Gökhan, Tuğçe Güleç-Ayla, Nazif Uğur Tan-Çırak

16 Ocak 2012 Pazartesi

Franz Kafka - Kendimce


Bugün bahsetmek istediğim konu "kendimce Kafka". Kendimce bahsedecem çünkü internette yaptığım ufak bir araştırma sonucunda özellikle 2008'den itibaren Türkiye'de Kafkaeskliğin inanılmaz arttığını ve herkesin neredeyse bir Kafka olduğunu gördüm.Benim bu yazıdaki amacım amatör bir okuyucu olarak  Kafka'nın eserlerinde neleri bulduğumu ve nelerde kitaptan koptuğumu kısaca açıklamaktır. F.Kafka Bütün Öyküler'in Kamuran Şipal çevirisini okudum. Cem yayınevi tarafından yayınlanan ve tamamı 589 sayfa olup  günlüğünden alınmış Kalda hattına ilişkin anılar ile 574. sayfada sonlanan kitap gerçek bir edebi eser olduğunu okuyana bariz bir şekilde yansıtıyor.


Kitaba geçmeden önce kısaca Franz Kafka diyelim: 3 Temmuz 1883'te Prag'ta gözlerini açtı. Genel olarak bakıldığında Kafkanın hayatında ilişki yaşadığı kadınlar ( Felice Bauer, Julie Wohryzek, Milena Jesenska) , babasıyla yaptığı tartışmalar ve anti-emperyalistik fikirlere duyulan ilgi temel yer tutmuştur.İş hayatında ise sadece bir yazar değil aynı zamanda bir hukukçudur.Hayatında ara sıra yaşadığı sinir krizleri ve sık sık hastalanması ruhen ve bedenen çok sağlam olmadığını gösterir.Babasıyla özellikle fabrika konusunda yaptığı kavgalardan dolayı da birkaç kez intihar etmeyi düşünmüştür.
Yazılarında genel olarak ezilmiş, güçsüz, zayıf diye tabir edebileceğimiz kişilerin yada insanların iğrenerek baktığı hayvan veyahut sürüngenlerin gözüyle olayları okuyucuya anlatıyor. Hayal gücü gerçekten çok geniş.Normalde çoğu yazarın yazmaya lüzum görmediği ayrıntılarla ilgili sayısız sayfa yazabilmesi cidden takdir edilir,lakin neredeyse hiçbir konuşmanın geçmediği yada birkaç kelam diyaloğun yer verildiği hikayelerde ayrıntıdaki bir olayı en ince olaslığına kadar anlatıp sonuçta hiçbirşeye bağlamaması; "sadece hikayedeki kahramanın onlarca düşüncesinden biri" olarak okuyucuya göstermesi beni bikaç kez kitabı bırakmaya itmiştir. Kitapta serüven arayanların okumasını tavsiye etmem.Bununla beraber sabırlı okuyucuların kitaplığında mutlaka yer alması gerekir. Kafka hikayelerindeki karakterler; hayata karamsar bir şekilde bakan, beklentilerini yaşamdan bir türlü alamamış ve umudunu yitirmiş, monotonluktan şikayetçi, tutsak bir kadere razı olmuş, kimi zaman paranoyak kimi zaman vesvese sahibi insan yada hayvanlardır.
Gerçek hayatta babasıyla yaşadığı sorunlardan ötürü hikayelerinde baba karakterlerinden genelde iyi bahsedilmez. Özellikle beni kitapta en çok etkileyen hikaye olan "Dönüşüm"; gücü elinde bulunduran babaya karşı oğulun bir sabah kalktığında böceğe dönüşmesiyle başlayan, Kafka'ya sempati duymamı sağlayan hikayedir. Her okuyucuya tavsiye ederim. Özellikle Türkiye'de ailesinin yanında kalan işsiz gençlerin (bilhassa erkekler için) okuduktan sonra depresyona girmesi veya paranoya davranması muhtemel en azından o zamana kadar kendilerine yüksek sesle soramadıkları bazı tehlikeli soruları sorduran hikayedir. Diğer bir hikayesi,"Kayıp"; daha çok kapitalizme göndermeler yapmıştır."Kalda Hattına İlişkin Anılar" günlüğünden alınmış kısa bir öyküdür ve diğer hikayelerine göre daha daha yalın bir dille yazılmıştır. Bu arada cidden Kafka'nın dili bana ağır gelmiştir.Çeviriden mi kaynaklanıyor yoksa orijinali mi böyle bilemeyeceğim ama çok düşündüren söz öbeklerine rastladım. Anlatımında akıcılık ve sürükleyicilik her hikayesinde aynı değil.
Hikayelerinde genel olarak politik düşünceleri saf dışı bırakır. Buna rağmen Naziler tarafından Almanya'da yasaklanan başlıca yazarlardan biri olmaktan kaçamamıştır. Nedeni; Kafka Yahudi azınlığa mensubu idi. 1924 yılının 3 Haziran'ın da Kafka hayata gözlerini yummuştur. Birçok yazısı o öldükten sonra yayınlanmıştır. Naçizane , kendimce Kafka'yı kelimelere vurmaya çalıştım eminim bahsedecek çok şey vardır mesela Milenay'la arasındaki mektuplar gibi ama o konuya sosyal paylaşım sitelerinde baya bir girmişler ve Kafka'yı bir aşk mektupçusuna çevirmişler! Sonuç olarak, sözlerimi iki kelimeyle bitirmek istiyorum:


Hepimiz GREGOR'uz!!! ;))

9 Ocak 2012 Pazartesi

Ferhan Şensoy - Ferhangi Şeyler


 Sinemada veya tv'lerde ender gördüğümüz, dizilerde hiç göremediğimiz artık röportajına da rastlamadığım Pardon ve Şans Kapıyı Kırınca filmleriyle komedinin tadını damağımızda bırakıp ortadan kaybolan bir ustaya geçenlerde konuk oldum. 20 seneden fazladır devam eden "Ferhangi Şeyler" oyununu full bir salon karşıladı. 7 Mart 1987`den beri aralıksız oynadığı tek kişilik gösterisinde 2000. oyuna doğru ilerlemektedir. Gündelik hayatta yaşanan olayları kendisine has üslubuyla yorumlayan, çok beğendiğim mizah penceresinden seyircilerinde bakmasını sağlayan oyununda ev sahibi Orkinos hanım, bakkalın aptal çırağı, avukat Tayfun gibi hayali karakterler de mevcuttur. Ferhan Şensoy bazen güldürüp bazende düşündürdüğü oyununa eğer gitmeyen kaldıysa gitmelerini tavsiye ederim.

2 Ocak 2012 Pazartesi

Sherlock Holmes: A Game of Shadows

Geçen arkadaşımla Sherlock Holmes: Gölge Oyunu filmine gittim. Benim gibi eski Sherlock Holmes filmlerini izlemeyi seven ve bir çoğunu izlemiş biri için Görevimiz Tehlike 4 ve Ejderha Dövmeli Kız filmlerini kenara atmak çok kolay oldu. Eski tip İngiliz dedektif klasiğinde giden bu hikayeye Sherlock Holmes'ın bu iki filmi çok şey kattığı inancındayım. İkinci filmde özellikle birinci filmin aksiyonu ile Tenten maceraperestliğin karışımında muhteşem rol çıkaran Robert Downey kendini bu seriyle daha çok anılacağının sinyalini veriyor.Yardımcı oyuncu Jude Law işini gerçekten iyi yapmakla beraber birinci filme göre daha ön planda. Açıkçası herkese gitmesini tavsiye ederim. Kesinlikle zaman kaybı değil. Şimdiden serinin 3. filmini bekliyorum.  IMDb: 7.7